TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya tedavisini 18. gününde çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Başkan’ın vefat haberi sonrası siyaset ve sanat dünyasından peş peşe taziye bildirileri yayımlandı.

“ARKAMDAN PİR GALİP’İN NAATI’NI OKUT”
Yazar ve senarist Tarık Tufan ise toplumsal medya hesabından vefat eden Sırrı Sürreya Öncü’nün vasiyetini paylaştı. Başkan ile katıldıkları bir cenazede kendisine ,”Tarık vasiyetimdir, tabutumun akabinde Pir Galip’in Naat’ını oku” dediğini belirtti.
“SIRRI ABİ GEL SİNEMA YAPALIM”
Tarık Tufanrahatsızlığı sırasında hastanede ziyaret ettiği Sırrı Süreyya Önder’e”Yoruldun Sırrı Abi, gel sinema yapalım” dediğini Öncü’nün ise “El hükm-ü lillah” (Hükmün Allah’a ilişkin olduğunu söz eder) diyerek karşılık verdiğini paylaştı.

Tufan paylaşımının devamında, “Bir dostu, bir devrimci dervişi uğurlamanın yükü ağır. Yolun rahmete varsın Sırrı Abi. Ancak aşk olsun sana da…” tabirlerini kullandı.

ŞEYH GALİP’İN NAATI NEDİR?
Şeyh Galip’in Naatı meşhur mesnevisi ‘Hüsn ü Aşk’ın başında yer alan ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e duyduğu derin sevgi ve hayranlığı lisana getirdiği övgü şiiridir.
Şeyh Galip, naatında Peygamber Efendimiz’i insanlığın en büyük rehberi ve âlemlere rahmet olarak över. Peygamber’in hem maddi hem de manevi hoşluğunu anlatır; onu “güzellik ve kemâlin zirvesi” olarak niteler. Peygamber’in varlığına ve getirdiği iletiye duyduğu hayranlığı coşkulu, mecazlı ve tasavvufî bir lisanla tabir eder. Onun yolunun aydınlatıcı ve kurtarıcı olduğunu vurgular. Bu naat, klasik Türk edebiyatında yazılmış en sanatlı ve derin naatlardan biridir.
Naatın sözleri şu biçimde:
Ey bahr-i bi-kenâr-ı kemâlât-ı Mustafa
Kim sen üzere olamaz ana her ne kim ola
Efgan ile neşîdeler eyler cihânı şâd
Dert ile daim eyleyen âlemde seyr ü şâd
Sen câm-ı kevser içmeğe cânân olan Habîb
Sen râh-ı aşkı gösterecek nûr-ı mest-şarîb
Zâtınla kâmil oldu kemâlât-ı enbiyâ
Varlığın ile vâreseyâ sırr-ı enbiyâ
Mâhî menîr misli cemâlin ayân iken
Sensiz cemâl-i hüsn olur mu beyan iken
Sen lâmekan serîri revânında pâyidâr
Sen hem zamân-ı ân-ı vefâda dil-şikâr