By 
Güç niyet kuruluşu Ember’in yayımladığı son rapora nazaran, 2024 yılında global elektrik üretiminin yüzde 40’ından fazlası fosil yakıtlar kullanılmadan, pak kaynaklarla gerçekleştirildi. Bu, çağdaş güç tarihinde 1940’lardan bu yana ulaşılan en yüksek oran olarak kayda geçti. Lakin bu olumlu gelişmeye karşın, küresel karbon emisyonları rekor kırarak 14,6 milyar tona ulaştı. Talep artıyor, emisyonlar yükseliyor
2024 yılı, çok sıcaklarla birlikte güç talebinin de süratle arttığı bir yıl oldu. Bilhassa artan klima kullanımı, elektrik talebinde yüzde 4’lük bir artışa neden oldu. Bu artış, pak güçteki büyümeye karşın fosil yakıt kullanımını da tetikledi. Rapora nazaran kömür bazlı üretim yüzde 34, doğalgaz ise yüzde 22 oranında global elektrik üretimine katkı sağladı. Sonuç olarak, karbon salımı bir defa daha yükselişe geçti.
Raporun dikkat çeken noktalarından biri, güneş gücündeki yüzde 29’luk yükseliş oldu. 2024 yılında, güneş gücünden elde edilen elektrik üretimi son üç yılda ikiye katlandı. Çin, güneş gücündeki büyümenin yarısından fazlasını tek başına karşılarken, Hindistan’ın güneş gücü kapasitesi sırf bir yıl içinde iki katına çıktı. Güneş şu anda global elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 7’sini oluşturuyor. Bu, neredeyse tüm Hindistan’ın güç gereksinimini karşılayabilecek bir düzeye denk geliyor. Güneş gücü üretimi 2024’te 474 TWh artarak toplamda 2.131 TWh’ye ulaştı. Güneşin akabinde en süratli büyüyen güç kaynağı rüzgar olurken, rüzgar gücü global üretimin yüzde 8’ini oluşturdu. Global rüzgar üretimi 182 TWh artarak 2024’te 2.494 TWh’lik yeni bir rekor düzeye ulaştı. ABD ve AB bölgesinde rüzgar ve güneş gücü birinci kere kömürden daha fazla elektrik üretti. Hidroelektrik santraller yüzde 14 ile hala en büyük pak güç kaynağı pozisyonunda. Nükleer güç ise yüzde 9’luk hissesiyle daha yavaş büyüyen kategoride yer aldı. Öte yandan birinci sefer rüzgar ve güneş gücünün toplamı hidroelektriği geçmiş oldu.
Temiz güç, 2024’te birinci defa global elektrik üretiminin yüzde 40,9’unu oluşturdu. Bu oran, 1940’larda da görülmüştü. Fakat o devirdeki düşük güç talebiyle bugünkü tablo kıyaslandığında, artık çok daha büyük bir üretim altyapısı kelam konusu. Lakin bu gelişmelere karşın, güç talebindeki süratli artış nedeniyle fosil yakıt kullanımı da devam ediyor ve bu da emisyonları aşağı çekmeyi zorlaştırıyor.
