By Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara Hakimevi’nde düzenlenen İdari Yargı Kıymetlendirme Toplantısı’na katıldı.
Bakan Tunç burada iştirakçilere hitap etti.
Yaptığı konuşmada Tunç, idari yargının, hukuk devletinin yaşayan vicdanı olduğunu lisana getirdi.
İdari yargının, yönetimin aksiyon ve süreçlerine karşı bireylerin haklarını koruyan ve hukuk devleti unsurunu somutlaştıran yargı kolu olduğuna işaret eden Tunç, “İdari yargı, şahısların devlete, yönetime karşı hak arayışında başvurduğu en tesirli kapıdır. İdari yargı, devletin kendine ayna tuttuğu, kendi gücünü hukukla sınadığı, kendi otoritesini adaletle ölçtüğü şanlı bir kürsüdür. Bir devletin adaleti, ceza ve hukuk mahkemelerindeki kararların yanında bireylerin yönetim karşısında korunup korunmadığıyla da ölçülür.” görüşünü paylaştı.
İdari yargının, “adil devlet” anlayışının inşasına katkı sunduğunu aktaran Tunç, idari yargı mensuplarının verdiği kararların “yönetimin adalet felsefesini” inşa ettiğini vurguladı.
İdari yargının, yürütme erkine karşı fren değil, pusula olduğunu tabir eden Tunç, “Türkiye Yüzyılını, adaletin de yüzyılı yapmak ideali doğrultusunda fedakarca çalışarak milletimizin yargı hizmetlerinden memnuniyetini ve adalete olan itimadını en üst noktaya çıkarmak hepimizin asli misyonudur.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Tunç, “Hukuk ve idari yargılama süreçlerinin aktifliğini artıracak kanun taslağı çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Kısa vadede inşallah milletvekillerimizin takdirlerine arz edeceğiz.” dedi.
“YAPAY ZEKAYI YARGININ HİZMETLERİNDE KULLANACAĞIZ”
Adalet Bakanı Tunç, adalet hizmetlerinin vaktinde, faal ve kaliteli bir formda sunulmasını amaçlayan kıymetli faaliyetleri hayata geçireceklerini bildirdi.
“Dijital dönüşüm projeleri ve hukuk eğitimine yönelik yenilikçi yaklaşımlar geliştireceğiz.” tabirlerini kullanan Tunç, istinaf kanun yolu kademesinde da gaye mühletlerin belirleneceğini, idari yargıya ait de yeni uygulamaların hayata geçirileceğini kaydetti.
Bakan Tunç, yargıda teknoloji kullanımının iş yükünü azalttığını belirterek, “Yapay zekayı yargının hizmetlerinde kullanarak vatandaşlarımızın gecikmeksizin adil karara ulaşabilmesi noktasındaki bu imkanda da yararlanmış olacağız. İdari yargı bundan en çok yararlanan yargı teşkilatı olacak. Bu husustaki çalışmalarımızı da yakın vakitte kamuoyuyla paylaşacağız.” dedi.
“YARGI SİSTEMİ TÖHMET ALTINDA BIRAKILIYOR”
Adalet Bakanı Tunç, yargı alanında atılan adımların sonuçlarını almaya başladıklarını, bunun verilen karar sayılarına da yansıdığını bildirdi.
Yargılama süreçlerine ait sayısal bilgilerin kamuoyuyla paylaşıldığını belirten Tunç, “hukuk devleti ilkesi” noktasında yapılan birtakım tenkitlerin gerçek olmadığını söz etti.
Birkaç karardan, soruşturmadan yola çıkarak 13 milyondan fazla kararın verildiği bir “yargı sisteminin töhmet altında bırakıldığını”, 25 bin hakim ve savcının emeğine saygısızlık yapan birtakım çevrelerin bulunduğunu aktaran Tunç, şöyle devam etti:
Masa başında hazırlanmış olan birtakım evraklarla, istatistiklerle ülkemizi karalamaya yönelik eforlara fırsat vermeyiz. Amerika Birleşik Devletleri eski barolar birliği liderinin kurduğu bir dernek vasıtasıyla yapılan bir listeleme ve o derneğe bağış yapanların önde gösterildiği bir hukuk güvenliği endeksinin bize hiçbir türel manası yok.
Kimlerle anket yaptınız, kimlerle konuştunuz, hangi uygulayıcıyla, hangi akademisyenle konuştunuz? Objektif kriterlere dayanmayan, özgür seçimlerin bile yapılmadığı demokrasinin olmadığı ülkelerin hukuk güvenliğinde Türkiye’nin üstünde gösterilmesinin hiçbir inandırıcılığı olamaz. Bu yargımıza ve Türkiye Cumhuriyeti devletine saygısızlıktır.
Bakan Yılmaz Tunç, kelam konusu endeksi gündeme getiren kimi siyasetçiler ve akademisyenlerin bulunduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:
Siz birkaç soruşturmayı öne alarak ‘Türkiye’de yargı bağımsızlığı yok’ diyebiliyorsunuz. Yargı tarihimize baktığımız vakit çok karanlık devirlerden geçtik, ibret alacağımız periyotlardan geçtik. 27 Mayıs yargısını yaşadı bu ülke, hukuk devletinin yanında durmayan, ulusal iradenin yanında durmayan yargı mensuplarıyla tanıştı bu ülke. Bu ülkenin seçilmiş başbakanını, bakanlarını idama gönderen yargıçlar vardı bu ülkede. 12 Eylül’de ‘bir sağdan, bir soldan’ diyerek gençlerin yaşını büyüterek gençleri idam sehpasına gönderen bir yargı vardı bu ülkede. 28 Şubat’ta cübbelerini adeta vesayetçi anlayışın önüne seren yargı vardı bu ülkede fakat onlar artık tarihte, geride kaldı. Artık 15 Temmuz’daki üzere ulusal iradenin, demokrasinin, hukuk devletinin yanında duran bir yargı sistemi var. Biz yargımızı bağımsızlık ve tarafsızlık noktasında güçlendirmeye devam edeceğiz.
